Siyasal Paradigmalar
Alaaddin Dinçer 2021 Yılı LGS sonuçları ile ilgili MEB’in yayınladığı Raporun, 2019 LGS sonuçlarını karşılaştırmamızdan dikkate değer sonuç farklılıkları ortaya çıkmakta. Oluşan bu farklılaşmayı eğitim/öğrenme... Sınavlarda Salgın Sürecinde Oluşan Öğrenme Kayıpları
Gönderiyi Paylaşın

Alaaddin Dinçer

 

2021 Yılı LGS sonuçları ile ilgili MEB’in yayınladığı Raporun, 2019 LGS sonuçlarını karşılaştırmamızdan dikkate değer sonuç farklılıkları ortaya çıkmakta. Oluşan bu farklılaşmayı eğitim/öğrenme kayıpları veya uzaktan eğitim/öğrenme yoksulluğu olarak nitelemek mümkün.  Bu tanımlamaları doğrulayan sonuçları sadece LGS’de değil,   eğitimin hemen her alanında görmekteyiz. LGS ‘de oluşan sonuçlara bakarak  aslında eğitimde fırsatlara erişimdeki  eşitsizlikleri ve yoksunlukları  yeniden test  etmiş olduk.Böylece var olan eğitim/öğrenme kayıpları/yoksulluğu sorunlarına Covid 19’un yarattığı yeni sorunlar eklenmiş oldu.

Kuramsal olarak “yoksulluk” her ne kadar maddi gelir durumunu anlatıyor olsa da: bilgi, bilim, sanat, spor, eleştirel düşünememek ve sorgulamamak gibi farklı yoksulluk örnekleri  “yoksulluk” kuramının eğitim ve bilim alanının göstergeleridir. Bu durum “eğitim krizi” olarak nitelendirilmektedir. Dünya Bankası bu krize dikkat çekmek için “öğrenme yoksulluğu” kavramı üzerinde çalışmaktadır. UNESCO İstatistik Enstitüsü (UNESCO Institute for Statistics) işbirliğinde Ekim 2019’da Dünya Bankası tarafından yayımlanan Öğrenme Yoksulluğunu Sona Erdirmek: NelerYapılmalı? (Ending Learning Poverty: What will it take?) raporunda “öğrenme yoksulluğu” kavramını ortaya atmıştır ve dünyanın dikkatini bu kavram üzerine çekmeyi amaçlamaktadır.

Dünya Bankası’nın “öğrenmeye göre uyarlanmış eğitim süresi” hesaplamasına göre, Türkiye’de öğrencilerin okulda kalma süreleri ortalama 12,1 yıl olmasına rağmen sadece 8,9 yıla eşdeğer bir eğitim almaktadır. Okulda harcanan ama eğitimin çıktılarına yansımayan 3,2 yıllık zaman dilimi ise eğitimin etkililiği ile ilgili önemli bir soru işareti oluşturmaktadır. Dünya Bankası raporu, Türkiye’de öğrenme yoksulluğu oranının %21,7 olduğunu göstermektedir. Bu veriye göre, Türkiye’de yaşları 10-14 arasında olan yaklaşık her beş çocuktan biri öğrenmede sorunlar yaşamaktadır. Bu oran ile Türkiye 100 ülke arasında 45. sırada yer almaktadır. Öğrenme sorunlarının pandemi ile birlikte artmış olduğunu LGS sonuçlarında gözlemlemek mümkün.

2019-2021 LGS Karşılaştırması

Yukarıda yer alan araştırma bağlamında 2019 ile 2021 LGS sonuçları 5 başlıkta karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonrası oluşan sonuçlara göre;

1-2019 yılında ortaokullardan 1 milyon 210 bin 112 öğrenci mezun oldu. LGS’ye girenlerin sayısı 1 milyon 29 bin 555 olup oranı %85.08’dir.  2021 yılında mezun olan öğrenci sayısı  1 milyon 243 bin 830’dur. Sınava 1 milyon 38 bin 437 öğrenci girdi. Oranı %83.49 oldu. 2021’de mezun sayısı artmış olmasına rağmen sınava giren öğrenci sayısı 2019’a göre 1,59 orannda azaldı. 2019 yılında  180 bin 557 (%14.92) 2021  yılında  205 bin 393 (%16,51) mezun snava girmemiştir.

2-2019’un alt testler ortalama soru güçlüğü 3,14’tür. Doğru yanıt sayısının ortalaması 45,69 olmuştur. 2021 yılı soru güçlüğü ortalaması 2,73 olup doğru yanıt ortalaması 38,17’dir. 2021’de sorular daha kolay olmasına rağmen alt testler doğru yanıt ortalaması 7,52 daha düşük çıkmıştır.

3-Öğrencilerin sınav puan ortalaması 2019 ylında 298,87  olurken 2021 yılında bu ortalama 268,35 olmuştur. 2021  yılı puan ortalaması 2019’dan 30,52 puan daha düşüktür.

Merkezi sınav (100/199-200/299-300/399-400/500) puan alan öğrencilerin  oranlarının toplamlarının ortalaması 2019’da 97,99 – 2021’de 97,42 puan oldu. 2021’de 0,52 puanlık bir kayıp yaşandı.

4-Alt  testlerde (6 ders) 0,1,20  doğru soru çözme oranları toplamına bakıldığında:

a-2019 ylında “0” doğru soru görünenlerin 17,40 olan toplam oranı 2021’de 13,44

b-2019’da “1” doğru soru görünenlerin 28,08 olan toplam oran 2021’de 39,11

c-2019’da “20” doğru soru görünenlerin 50,02 olan toplam oran 2021’de 33,17 olmuştur.

Yukarda çkan sonuçlara göre her üç soru grubunda 2019’a göre bir geriye gidiş söz konusudur. Dağılımların toplamlarının aralarında oluşan farka bakıldığında; 2021 yılında “0”  soru grubunda 3,96’lık “1” soru grubunda 11,3’lük ”20”soru grubunda ise 16,85’lik artış olduğu görülmektedir.     

5-Ebeveynlerin eğitim durumuna göre:

a-2019  ilkokul mezunu ebeveynler ile lisansüstü mezunu ebeveynlerin çocukları arasındaki puan farkı kadınlarda 127,92 erkeklerde 130,37

b-2021 yılı ilkokul mezunu ebeveynler ile lisansüstü ebeveynlerin çocukları arasındaki puan farkı kadınlarda 126 erkeklerde 121,01 olmuştur. Puan farkı aralığının 2021 yılında azalmış olduğunu görmekteyiz. Fark 2021’de 9,36 puan azalmıştır. Farkın azalması anlamlı olmakla birlikte sosyo ekonomik özellikler ile merkezi sınav arasındaki ilişkinin  sonuca etkisinin 2018’de verilmiş olmasına rağmen sonraki yıllarda gösterilmemiş olması bu gelişmeyi gölgede bırakmaktadır.

 Alt Testleri Bol Sıfırlı YKS

Pandeminin eğitimin her alanında yarattığı tahribat devam ediyor. 2021 LGS’den sonra YKS’nin de alt testlerinde sıfır çekenlerin sayısının oldukça yüksek olduğunu görmekteyiz. Alt testlerde sıfır çekmenin yanında, özellikle 2021 yılında TYT’de 150 AYT’de ise 180 barajını geçemeyenlerin sayısında 2019’a göre artış oranlarda ise düşüş yaşandı. Pandemiye bağlı olarak görülen bu farklılığın nedenlerini hem öğrenme kayıplarında, hem de psiko sosyal ve sosyo ekonomik alanlarda aramak gerekir. Pandeminin insan yaşamının her alanına domino etkisi yapan/yapacak olan sonuçları uzun yıllar sürecek sarsıntılar yaratacaktır. Böyle devam etmesi durumunda olumsuz etkilerin yeni sorunları da beraberinde getirerek sistemin çıkmaz sokaklarını çoğaltması kaçınılmaz olacaktır. 2019’da 180 olan barajın 2020’de 170’e 2021’de ise yeniden 180’e çıkarlması ve pandemi nedeniyle bu çalışmada ağırlıklı olarak 2019 sonuçları ile 2021 sonuçları karşılaştırılacaktır.

1-Başvuran Sayısı Artıyor Sınava Girenler Azalyor

2021 yılında yapılan TYT’ye başvuru yapan adaylardan sınava girenlerin %93.22’sinin sınavı geçerli sayılırken 2019’da TYT’ye başvuran  adaylardan sınava girenlerin %95.04’ünün sınavı geçerli sayıldı. Diğer testlerden AYT’ye 2019’da adayların %92.90’ı, YDT’ye %82.72’si, 2021’de ise AYT’ye adayların %91.32’si, YDT’ye %80.40’ı girdi. Bu verilerden de anlaşılacağı gibi her üç test türünde de 2021’de  başvuranlar artmasına rağmen 2019’a göre snava girenlerde azalma yaşanmaktadır.

2-150 ve 180  Barajını Geçemeyenler Arasndaki Puan Farkları

2021’de 2019’a göre TYT’ye katılarak 150 ve üzerinde puan alan adaylar arasndaki azalma %6.6 olmuştur. (2019’da oran %74,16 2021’de %68’dir) 180 puanda sayısal, sözel ve eşit ağırlıkta azalma %5 olmuştur. (2019’da %62.92 2021’de %57.92) Dil’de %1.24 artma olmuştur.(2019’da %79.44 2021’de %80.68)

3-Alt Testlerde Sıfır Çekenlerin Sorumlusu Sistemdir

Her iki yıla ilişkin alt test gruplarına sıfır çekenler yönünden bakıldğında sayısı 2 bin 390’dan başlayıp 302 bin 93’e uzanan bir dağılım görmekteyiz. Dil testleri ile ilgili doğru soru  çözme grafiği verisi verilmediği için dağılım yansıtılmamıştır. Geriye kalan 8 bilim alanı  dağılımlarına bakıldığında;

3a-2019 yılında TYT alt testlerde “0” çekenlerin sayı ve oranı,

-Türkçe 2.390 aday (%0,10)

-Sosyal bilimler 19.120 aday (%0,80)

-Temel matematik 148.180 aday (%6,20)

-Fen bilimleri 236.610 aday (%9,90)

3b-2021 yılında TYT alt testlerde “0” çekenlerin sayı ve oranı,

-Türkçe 2.416 aday (%0,10)

-Sosyal bilimler  19.334 aday (%0,80)

-Temel matematik 215.905 aday (%8,90)

-Fen bilimleri 302.093 aday ( %12,50)

3c-2019 yılında AYT alt testlerde “0” çekenlerin sayı ve oranı,

-Türk Dili ve Edebiyatı Sosyal Bilimler 1-  13.165 aday (%0,70)

-Sosyal bilimler 2-  13.165 aday (%0,70)

-Matematik 148.576 aday (%7,90)

-Fen bilimleri 167.383 aday (%8,90)

3d-2021 yılında alt testlerde “0” çekenlerin sayı ve oranı,

-Türk Dili ve Edebiyat Sosyal Bilimler 1- 8.115 aday (%0,50)

-Sosyal bilimler 2- 16.230 aday (%1)

-Matematik 209.894 aday (%12,90)

Fen bilimleri 196.867 aday (%12,10)

4-Yığınsal Puan Dağılımlarından Örnekler

2021 yılı içinde pandemiye bağlı  olarak yoğunlaşan öğrenme kayıplarının ve yoksulluğunun somut örnekleri YKS’nin yığınsal puan ortalamalarına da yansımış bulunmaktadıır. Yığıınsal puan karşılaştırmasından bazı örnekler;

4a-2019 TYT İçin Puan Örnekleri

-200 puan ve üzeri 1.014.530 aday

-300 puan ve üzeri 196.373 aday

-400 puan ve üzeri 29.332 aday

4b-2021 TYT İçin Puan Örnekleri

-200 puan ve üzeri  894.331 aday

-300 puan ve üzeri 163.412 aday

-400 puan ve üzeri   12.291 aday

4c-2019 AYT 200 puan örneği

-Sayısal 362.390 aday

-Sözel   686.525 aday

-Eşit ağırlık 592.118  aday

4d-2021 AYT 200 puan örneği

-Sayısal 298.093 aday

-Sözel   391.649 aday

-Eşit ağırlık 405.287 aday

Değerlendirme

Bakanlık 2021 sonuçlarını 2020 ile karşılaştırarak sonuçların benzerlik gösterdiği yorumunu yapmaktadır. Oysa LGS’nin pandemi sonrasına ve öncesine ilişkin sonuçlarını karşılaştırdığımızda 8.sınıflarda büyük bir gerilemenin olduğunu göstermekte. Oysa 8.sınıf pandemi sürecinde diğer sınıflara göre daha çok yüz yüze eğitime devam eden sınıf olmuştur. Bu tablonun pedagojik açıdan ileride önemli sorunlar yaratacağını söyleyebiliriz. Bu kayıpların sıkça dile getirilen telafi programları ile kapatılması da olanaklı görünmemektedir. 16 aylık pandemi döneminde öğrencilerde yaşanan bilgi/bilme kayıpları ile öğrenme yoksulluğunun yarattığı açıkları ortaöğretim kurumlarında kapanmasının güçlüğü hepimizin bildiği bir gerçek. O nedenle bilgi ve öğrenme kayıplarının olası olumsuz sonuçlarını azaltacak kapsamlı tedbirleri bu yaz döneminde bilim çevreleri ile tartışarak daha gerçekçi ve gerçekleşebilir çözümler üreterek  uygulamak gerekiyor.

YKS’nin toplam 9 bilim alanından 8’inin alt testlerinde gerçekleşen sınavların bol sıfırlı sonuçları eğitim sisteminin içinde bulunduğu eşitsizliklerin en önemli göstergesi oldu. Pandemi ise, yıllardır makyajlanarak topluma servis edilen tablonun makyajının dökülmesini gerçeklerin görülmesini sağladı. Gerek LGS ve gerekse YKS’de oluşan sıfırlı sonuçlar pandemiden etkilenen adayların yaşadığı öğrenme kayıplarının ve yoksulluğunun arttığını ortaya koymaktadır. Yukarıda yer alan veriler, önümüzdeki yıllarda pandeminin etkilerini azaltmak için, eğitime ayrılan mali ve insani kaynaklarımızı artırmak başta olmak üzere, okullarımızın alt yapı ve ihtiyaç tedariklerini karşılamanın aciliyetini, uzaktan öğretimi sağlıklı yürütebilecek tedbirleri almamız gerektiğini ortaya koymaktadır.

Kaynaklar; MEB ve ÖSYM Raporları

Eğitimci

GazeteTebeşir

Şimdiye kadar Yorum yok.

Aşağıda Yorum bırakmak için ilk siz olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir