Siyasal Paradigmalar
Murat Kaymak Siyaset de tıpkı coğrafi keşiflerde olduğu gibi pusula ve harita gerektirir. Siyaset ne kadar olması gerekenleri ifade etse de onlara ulaşmak için yapılması... Demokrasi Mücadelesinde Netlik
Gönderiyi Paylaşın

Murat Kaymak

 

Siyaset de tıpkı coğrafi keşiflerde olduğu gibi pusula ve harita gerektirir.

Siyaset ne kadar olması gerekenleri ifade etse de onlara ulaşmak için yapılması gerekenler vardır. Pusula ve harita, yapılması gerekenleri belirlemede, ortaya çıkarmada ve uygulamaya koymada gereklidir.

Demokrasi mücadelesi veren birinin demokrasi hakkında bilgisi çok net olmalıdır. Eğer böyle bir netlik yoksa pusulanız da haritanız da yoktur demektir.

Netleşme iki biçimde olur: Demokrasi adı altında neleri topluyorsunuz, neleri dışarıda bırakıyorsunuz.

Her mücadele kaçınılmaz olarak içerme ve dışlama mantığıyla sürer. Zaman zaman içerilenlerin dışarıda bırakılması, dışarıda bırakılanların içeri alınması söz konusu olsa da bu ikili davranış biçimi daima korunur.

Mücadele içeride tutulanlar için verilir!

***

Şimdi düşünelim demokrasi için neleri içeride tutmalıyız?

Demokrasi en karmaşık yönetim biçimi olduğu için bir dizi ilkemiz, ölçütümüz olmalıdır. Ayrıca demokrasi de sorunu tespit emek kolay çözümü uygulamaya koymanın zor olacağını da bilmek gerekir.

Demokrasi bir temsil sistemi üzerine oturduğu için temsil edilenler ile edenlerin olması zorunludur. Bu ise temelde bireyin olmasını gerektirir. Ama birey olması tek başına yeterli olmaz, nerenin bireyi olduğu ve haklarının da olması gerekir. Bu ise bir yerleşim birimini, bir yönetim ünitesini gerektirir. Bu bazen bir kent (eski Yunanda olduğu gibi) bazen de ülke (bugün daha çok demokrasinin yönetsel birimidir) olabilir. Bireylerin hakları olduğundan bireyler arasında eşitsizliğe dayalı bir hiyerarşi olamaz.

Temsilin oluşması için seçme, oy ve partiler gerekecektir. Seçme, oy ve partinin varlığı, yönetimin neler yapacağı konusundaki farklı fikirleri güvence altına alır.

Temsilin çalışacağı organlar, kurumlar olacaktır. Bu demektir ki parlamentosuz demokrasi en azından bugün için olamaz. Çünkü herkesi arenaya toplayıp görüş belirtmesini istememiz mümkün değildir.

Demokrasi diye kodladığımız bu kavramlar bir yönetimin demokrasi olması için yeterli midir? Yurttaş var, ülke var, seçimler, partiler, parlamentolar var vb, bütün bunlar demokrasi için yeterli olur mu?

***

Buna cevabımız hayır olmak zorundadır.

Bunlar demokrasi için önemlidir ama demokrasiyi diktatörlüklerden ayırmaya yeterli olmaz. O halde demokrasi için olmazsa olmaz ilkeyi, o olmazsa diğerlerini anlamsız kılan ilkeyi bulmalıyız. Bu noktada demokrasiyi diğer yönetimlerden ayıran esas ilke nedir diye sormalıyız? Demokrasinin tek bir ilkeye indirgenemeyeceği açık ama bu ilkelerden biri, bir başka yönetim biçiminde uygulanamaz olmalıdır. Bunu bulmalıyız.

Cevabımız temsil edenlerin, yani yönetenlerin temsil edilen herkese karşı her zaman, her koşulda sorumlu ve hesap vermek durumunda zorunlu olmasıdır. Diğer bütün ilkeler olsa dahi her zaman ve her koşulda sorumlu olma ve hesap verme (bu ikisi ayrı düşünülemez) yoksa, orada demokrasinin bazı öğelerinin varlığından, o yönetim biriminin demokrasi potansiyelinden bahsedebiliriz ama işte bu “demokrasidir” diyemeyiz. Tarihsel gelişiminde de demokrasinin demokratik haklar yönünde geliştiğini, bunun ezilenlerin mücadelesiyle olduğunu hatırlamalıyız. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlere Geoff Eley’in “Demokrasiyi Kurmak/Avrupa Solunun Tarihi (1850-2000) kitabını hararetle öneririm.)

Diktatörlüklerde de yönetenler yönetilenlere sorumlu olabilir, hesap verebilir. Ama buna onu zorunlu kılan kurumlar yoktur.

Demokrasi, cumhuriyetçiliğin keyfilik karşıtı olma ilkesini gözardı edemez!

Zorunlu sorumluluk ve hesap verme yoksa, demokrasi hak sahibi bireylerin yönetimi değil, temsil edenlerin, seçilmişlerin, doğal olarak çoğunluğun yönetimi olur. Cumhuriyetçi anlamda “herkesin” yönetimi olamaz. Böyle bir yönetimde yönetenler, en sağlam meşruiyete (seçimle elde edilmiş meşruiyet) sahip olduğu için, olağan diktatörlüklerden daha fazla tahripkar sonuçlar doğurabilir.

Hesap vermeye zorunlu olanın sözlüğünde “onlar kim”, “tırıs gelir tırıs gider”, “dangalak” vb temsil edilenlere yönelik kelimeler, deyimler, sıfatlar bulunamaz. Bulunuyorsa ve bunları kullanılmaktan çekinilmiyorsa demokrasi mücadelesi, yönettiği yeri demokratik değerlerle buluşturamaz.

***

Bu noktada “neden yönetenler bu kadar kolay tiran olma hevesine kapılıyor ve bu tür davranışlar sergiliyorlar”, sorusunu sormalıyız.

Elbette bu sorunun da tek bir cevabı yok. Erich Form gibi psikolojik kişilik analizlerinden hareket edebiliriz. Kişilerin ruh hallerine dönük çıkarımlarda bulunabiliriz ama bu kolay ve ucuz bir cevap olur. Çünkü, bütün kısa ve bunu takıntı yapan insanlar (Cromwell, Napolyon, Hitler, Stanlin vb) diktatör olmuyorlar. Diktatörlerin kişilik özelliklerinde ortak yönler olsa da asıl önemli olan onların ortaya çıkışını sağlayan koşullardır.

Demokrasi, ne kadar farklılıkları barındırsa da bunun güvencesi olsa da bunu başarabilmesinin önkoşulu olan toplumsal, siyasal ve felsefi birliğin gerçekleştirilmesini ister. Oyun, oyunun kurallarını gönüllü olarak kabul edenlerce oynanabilir. Kuralı bilmeyenler, kurala uymayanlar, kuralı zorla değiştirenler dışarıda kalır.

Seçilmişlerin diktatörlük eğilimleri göstermesi daha çok birlik fikrinde yaşanan toplumsal ve düşünsel krizlerle ilgilidir. Bugün toplumsal ve siyasal alan böyle bir krizin etkisi altındadır. Toplumsal, siyasal, felsefi birlik koşulları önemli ölçüde gerilemiştir.

***

Buradan çıkış demokrasi dediğimizde neleri savunduğumuzu neleri dışarıda tuttuğumuzu bilmekten buna dair pusula ve haritaya sahip olmaktan geçiyor. Demokrasi demokratik değerleri ödünsüz savunan, uygulayan bir kültürü, bunun taşıyıcı öznelerini gerekli kılar. Leslie Lipson, bu kültürü (değerler anlamında) “demokratik uygarlık” olarak adlandırmıştı. Demokratik uygarlık da demokrat insanların mücadelesiyle gelişir.

Demokrasi mücadelesinin kurtarıcılarla, seçmen avcılarıyla işi yoktur. Kurtarıcı ve avcılara havale edilmiş mücadele kaçınılmaz olarak onların dayatmalarını içerir. Ona göre biçimlenir.

Şimdiye kadar Yorum yok.

Aşağıda Yorum bırakmak için ilk siz olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir