Siyasal Paradigmalar
Murat Kaymak Eğitim hizmetleri, ister özel isterse devlet tarafından yerine getirilsin, benimsenen amaçların eksiksiz biçimde yerine getirilmesi için eğitimin niteliğinden hiçbir taviz verilmemesinin gerektiği açıktır.... Özel Okul Öğretmenlerinin Durumundan MEB Sorumludur!
Gönderiyi Paylaşın

Murat Kaymak

 

Eğitim hizmetleri, ister özel isterse devlet tarafından yerine getirilsin, benimsenen amaçların eksiksiz biçimde yerine getirilmesi için eğitimin niteliğinden hiçbir taviz verilmemesinin gerektiği açıktır. Ne var ki bu konuda hem devlet okullarında hem de özel okullarda önemli sorunlar yaşanmaktadır. Çalışanlar bakımından devlet okullarında çalışan öğretmenler Devlet Memurları kanunun güvencesinde olmalarına karşın onların da mesleğe başlarken, aday öğretmen statüsüyle güvencesiz çalışmaya mahkûm eden yasal düzenlemeler yapıldığını görmeyiz. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler için durum devlette çalışanlardan daha kötü durumdadır. Devlet okullarında çalışma şansı bulamayan öğretmenler için esas çalışma alanı durumunda olan özel öğretim kurumları, öğretmenleri tümüyle güvencesiz durumda çalıştırmayı ilke haline getirmiş görünmektedirler. Özel okulların açılmasında yapılan devlet teşvikleri, vergi muafiyetleri karşılığında bu kurumlarda çalışanlara iş güvencesi olarak dönmemiş olması mutlaka dikkate alınmalıdır. Devletten, yurttaş vergilerinden destek alıp da öğretmenleri sömüren kurumlar haline gelmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü bu durum devletin yardımlarının eğitime, eğitim hizmetlerine değil patrona yapılıyormuş gibi bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Yaşanan pandemi ve ekonomik krizle birlikte özel öğretim kurumlarında çalışanların durumu giderek daha da ağırlaşmaktadır. Sözleşmeler bir yıl olarak yapılması gerekirken bazı okullar öğretmenlere 10 aylık sözleşmeler dayatmaktadır. Onları istifaya zorlanabilmektedirler[1].

Özel Okullara Dair Temel Bilgiler

Okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 18 milyon 85 bin 943 öğrenci örgün eğitim içinde öğrenim görmektedir.  Bu öğrencilerden;

  • 15 milyon 194 bin 574’i resmi,
  • 1 milyon 310 bin 605’i özel
  • 1 milyon 580 bin 764’ü ise açık öğretime kayıtlı olarak öğrenimine devam etmektedir.

Devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 112 bin 305 bin öğretmen görev yapmaktadır. Bu öğretmenlerin 950 bin 90’ı devlet, 162 bin 215’i özel okullarda görev yapmaktadır.

2021 yılı itibariyle özel okul sayısı 13 bin 501’e (5.320 özel okul öncesi; 2 bin 49 özel ilkokul; 2 bin 343 özel ortaokul; 3.789 özel lise), aynı dönemde toplam öğrenci sayısı ise 1 milyon 310 bin 605’tir.

Özel öğretim kurumlarındaki öğrencilerin toplam örgün eğitim içindeki oranı yüzde 7,9’dur. Bu oran;

  • Okul öncesi eğitim için %15,8,
  • İlkokul için % 5,1,
  • Ortaokul için % 6,1,
  • Ortaöğretim için de yüzde 11’dir.

Özel öğretim kurumları elbette sadece özel okullardan ibaret değildir. Dershanelerin kapatıldıktan sonra çeşitli adlar altında dershanelerin yerine getirdiği eğitim faaliyetleri aynen devam etmektedir[2].

Özel okullar, tıpkı kamu okulları gibi en önemli kamu hizmeti olan eğitim hizmetini yerine getirmektedir. Ayrıca eğitim hakkı, temel hakların başında gelmektedir.

Eğitim, ister devlet eliyle isterse özel kişi ya da kurumlar tarafından yapılsın kamu hizmeti olarak Millî Eğitim Bakanlığının kontrolünde gerçekleştirilmektedir[3]. Dolayısıyla bu hizmetin her yurttaşa, ülkenin her yanında Bakanlığın belirlediği standartlarda gerçekleştirilmesi gerekir. Öğretmen bu hizmetin gerçekleşmesinde üzerinde tartışma konusu olmayacak en önemli çalışandır. Öğretmenler olmadan eğitim hizmetlerinin yerine getirilebilmesi mümkün olamayacağından öğretmenin güvencesiz çalışmaya mahkûm eden bir eğitim sisteminin başarılı olması söz konusu olamaz.

Özel okullarda ve diğer özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin bugün yaşadıklarının bir bölümü elbette özel okul patronların kendilerinden kaynaklanmaktadır. Bazı patronlar yasaların, yönetmeliklerin, bakanlık genelgelerinin, mahkeme kararlarının arkasından dolanabilmektedir[4]. Ancak bunlar, bu okullarda yaşananlarda Millî Eğitim Bakanlığının payını, rolünü ortadan kaldırmaz.

Millî Eğitim Bakanlığının bu konudaki rolü birkaç noktada ifade edilebilir:

  1. Özel Öğretim Kurumları Açılırken Çalışanları Yeterli Güvence İstememek.

Özel okulların açılma koşullarında çalışanlar için yeterli koşulların aranmamaktadır.

Özel öğretim kurumlarının açılma koşulları ayrıntılı biçimde “Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği”nde (Madde 5) düzenlenmiştir.

Bu yönetmeliğin ilgili hükümleri dikkatlice incelenirse eğitim kurumu açma sıradan bir iş yeri açma biçiminde düzenlenmiştir. Çalışanların durumunu garanti altına alacak, öğrenim görecek öğrencilerin müşteri gibi görülmesini önleyecek önlemler açılma koşulları arasında yer almamaktadır. Okul açacak kuruluşların, kişilerin, sermaye yapısı, diğer gelirleri, milli eğitim politikalarına bakış açıları politik nedenlerle zaten inceleme konusu yapılmamaktadır.

  1. Çalışanları Güvenceye Alan Kanuni Düzenlemeleri Çalışanlar Aleyhine Değiştirmek.

5580 sayılı Özel öğretim kurumları kanunun, başta öğretmenler olmak üzere çalışanları güvenceye almadığı çok açıktır. 9. Maddenin ilgili hükümleri şöyledir:

“Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır. Mazeretleri nedeniyle kurumdan ayrılan öğretmen ve öğreticilerin yerine alınacak olanlar ile devredilen kurumların yönetici, öğretmen ve öğreticileri ile bir yıldan daha az bir süre için de iş sözleşmesi yapılabilir.

  1. b) Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, hükümlerine tâbidir.

1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir…

Bu maddeler dikkate alındığında görülür ki özel öğretim kurumları çalışanları tıpkı devlet memurları gibi düşünülmüştür[5].  Çünkü bu durum aynı zamanda Anayasanın 41. Maddesinin gereğidir. 41. Maddenin 6. fıkrasında “Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir” hükmü yer almaktadır.

5580 sayılı kanunun 9. maddesinin son fıkrası ise “Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun uygulanması ve ceza kovuşturması bakımından kamu görevlisi sayılır” biçimindedir. Bu hüküm, özel öğretim kurumlarına tabii personelin devlet memurları gibi düşünüldüğünü ama haklar bakımından onlardan ayrı tutulduğunu göstermektedir. Özel okul öğretmenlerinin devlet okullarında çalışanlardan farklı tutulması kanımızca Anayasanın yukarıda alıntıladığımız 41. maddenin 6. Fıkrasına aykırıdır. Çünkü “Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun” olma koşulu bu okullarda çalışanların durumuyla yakından ilgilidir. Bu koşul, atanma koşullarında ve disiplin suçları bakımından aranırken, özlük hakları ve çalışma koşulları bakımından aramamak anayasanın bu fıkrasındaki açık hükmü yok saymak anlamına gelmektedir.

5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu 2014 yılında yapılan değişiklik özel öğretim kurumlarındaki öğretmenler bakımından en büyük hak kaybıdır. 18 Haziran 1965’te yayınlanarak yürürlüğe giren 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 33. maddesi “Özel okullarda müdür, diğer yönetici ve öğretmenlere dengi resmi okullarda uygulanan asgari başlangıç maaş veya ders saati ücretinden az ücret verilemez” biçimindedir. 1965-2014 yılına kadar Özel Öğretim Kurumları kanununda çok sayıda değişiklik yapılmış ancak bu madde, daima korunmuştur.

14.02. 2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5580 sayılı yeni Özel öğretim Kurumları Kanununda da bu hüküm 9. Maddenin ikinci fıkrasında “Okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre (emekliler hariç) dengi resmî okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez” denilerek korunmuştur.  Ancak aynı iktidar bu normu 1.3. 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6528 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 14. maddesiyle yürürlükten kaldırmıştır.

Dönemin Milli Eğitim Komisyonun CHP’li üyesi Prof. Dr. Nur Serter, kanun tasarısına yönelik yazdığı şerhte “Bu kanun tasarısı ile özel okullarda çalışacak öğretmenlerin emeklerinin sömürülmesinin önü açılmış, devlet okullarında çalışan öğretmenlerden daha az ücretle çalıştırılma olanağı yaratılmış ve özel okul çalışanlarının maaşlarının asgari ücret seviyesine çekilmesine destek ve teşvik sunulmuştur. Çağdaş ve gelişmiş ülkelerde öğretmenlerin sahip olduğu ekonomik olanaklar bir kez daha görmezden gelinmiştir.”[6] tespitlerinde bulunarak, yasanın gelecekte yol açacağı tehlikeye o günden dikkat çekmiştir. Kanunun TBMM görüşmelerinde de bu görüşler muhalefet partisi üyeleri tarafından daha da ayrıntılı biçimde dile getirilmiştir. Ne var ki o dönemde dershanelerin kapatılması için oluşturulan kamuoyunda muhalefetin bu uyarıları istenilen karşılığı bulamamıştır. Buna karşılık zaman, 2014 yılında yapılan uyarıların ne kadar doğru ve yerinde olduğunu kanıtlamıştır.

Sorunlar ve Çözüm

Özel Okul Öğretmenleri, özel okulların yapısı gereği yönetimlerle, velilerle ve öğrencilerle kamu okullarından farklı sorunlar yaşamaktadır. Okul müdürleri için öğretmenler, emirlerinde çalışan işçi gibi düşünülmektedir. Yapılan iş karşısında öğretmenin bireysel yetenek ve iletişim becerilerini kullanmaları istenmemektedir. Veli ve öğrenciler öğretmenleri ücretleri verilerek kendileri için çalışan kişiler olarak görmektedirler[7]. Bu türden sorunlar, devlet okullarında da görülse dahi çok sınırlı kalmaktadır.

Özel öğretim kurumlarında öğretmenlerin özlük hakları 2014 değişikliği ile birlikte yetersiz, adaletsiz bir nitelik kazanmıştır. Maaşlar bakımından öğretmenler vasıfsız işçi konumuna düşürülerek asgari ücrete mahkûm edilmiştir. Doğal olarak her yıl yenilenen sözleşmeler, öğretmenlerin gelecek planı yapmalarını imkânsız kılmaktadır. Bu uygulamanın öğretmenler üzerinde baskı oluşturduğu açıktır.

Özel okullarda çalışan öğretmenlerinin iş güvencesi sağlanmalı, güvencesiz çalışmanın önüne geçilmelidir. Maaşları, maaşlarındaki artış, ders ücretleri ve diğer ödemeler de devlet okullarındaki öğretmenlerle eşitlenmelidir.

KAYNAKÇA

[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/egitim/ozel-okul-ogretmenleri-yasadiklarini-anlatti-kole-gibiyiz-1894590

[2] https://www.aa.com.tr/tr/egitim/meb-egitim-ogretim-istatistiklerini-acikladi/2361308#:~:text=%C3%96zel%20okullardaki%20%C3%B6%C4%9Frenci%20oran%C4%B1%20y%C3%BCzde%207%2C9&text=%C4%B0statistiklerde%202020%2D2021%20e%C4%9Fitim%20%C3%B6%C4%9Fretim,y%C3%BCzde%2087%2C95%20olarak%20hesapland%C4%B1.

[3] Anayasanın 41 ve 174. Maddeleri (devrim kanunları arasında yer alan Tevhid-i Tedrisat Kanunu) bunu zorunlu kılmaktadır.

[4] https://www.gazeteduvar.com.tr/ozel-okul-ogretmenleri-ac-gezelim-istiyorlar-haber-1552786

[5] Bu durum 625 ilk biçiminde çok daha açık biçimde vurgulanmaktadır. Hem çalışanlarda aranan şartlar devlet okullarıyla aynıdır, hem kanunun 26. Maddesinde belirtildiği gibi “eğitim, yönetim, öğretim aynı derecedeki devlet okullarıyla aynı biçimde” düzenlenmesinin gerekliği hüküm altına alınmıştır. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/12026.pdf

[6] Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/884) s.21 https://www5.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss562.pdf

[7] Gökçe Cerev/Saliha Coşkun, “Özel Okul Öğretmenlerinin Çalışma Sorunları Üzerine Nitel Bir Araştırma: Elazığ İli Örneğİ”, Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi (FÜHAD) Cilt: 7, Sayı: 13, Mart 2020, s. 125-142, ISSN: 2148-2527

 

Şimdiye kadar Yorum yok.

Aşağıda Yorum bırakmak için ilk siz olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir